Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Batı’nın düşmanları’ ile alakasının ittifak tarafından daha fazla görmezden gelinemeyeceğini vurgulan Coughlin, Erdoğan’ın Batı ile mutabakatlarında ‘usta bir manipülatör’ olarak davrandığını söyledi.
Coughlin makalesine şöyle devam etti:
“Erdoğan, Türkiye’nin hayati jeopolitik pozisyonunun kendisine gelişmiş Rus hava savunma sistemleri alabilecek düzeyde bir dokunulmazlık verdiğine inanıyor.”
“[Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasına] Washington’ın verdiği sert reaksiyon, bu adımın Türkiye’nin Batı’yla sıcak görünümlü bir bağlantı sürdürebilmesinin önüne geçecek çeşitten bir provokasyon olabileceğini gösteriyor.”
“S-400 mutabakatını eleştirenler Türkiye’nin özel olarak NATO savaş uçaklarını düşürmek için tasarlanmış bir silahı almasının Ankara’nın NATO üyeliği hakkında önemli soru işaretleri oluşturduğunu söylüyor.”
“Trump idaresinin Türkiye’nin F-35 programına iştirakini sonlandırmakla tehdit ettiği Washington’da da hakim görüşün bu formda olduğu anlaşılıyor.”
“Radardan saklanma konusunda gelişmiş özellikleri olan F-35’ler uzun yıllar boyunca NATO operasyonlarında kilit ehemmiyete sahip olacak.”
“TÜRKİYE, İKİSİNE BİRDEN SAHİP OLAMAZ”
“Türkiye’ye de NATO üyeliği sayesinde bu uçaklardan 100 adet alma hakkı verilmişti. Ama Erdoğan, hem Amerika’nın son teknoloji uçaklarına hem de bu uçakları düşürmek için tasarlanmış Rus hava savunma sistemine birebir anda sahip olamayacağını anlamalı.”
“Türk önderin Rus askeri donanımına yatırım yapması, Moskova’yı Avrupa güvenliğine en büyük tehdit olarak gören NATO’nun geri kalanıyla zıt düşürüyor.”
“Geçen ay Brüksel’deki NATO savunma bakanları toplantısında ana gündem Rus tehdidiydi.”
“ERDOĞAN İDARESİNDEKİ TÜRKİYE, KAYBEDİLMİŞ BİR DAVA”
“S-400 mutabakatı Türkiye’nin NATO’yu küçük düşürdüğünü gösteriyor ve İngiltere üzere Avrupalı NATO üyeleri bunu artık tolere etmeyeceklerini göstermeli.”
“Erdoğan’ın radikal İslamcılarla bağları bir yana, Rusya üzere güçlü bir haydut devletinden yarar sağlamak için ona yakınlaşması bunun çok daha ötesinde bir bahis.”
“Türkiye 1952’de NATO’ya katıldığında örgütün doğu cephesini Moskova’nın saldırganlığından koruyacaktı. Ancak artık durum katiyetle bu türlü değil ve Avrupalı başkanlar, Amerika’daki mevkidaşları üzere Erdoğan’ın idaresindeki Türkiye’nin kaybedilmiş bir dava olduğu gerçeğiyle yüzleşmeli.”
“TÜRKİYE’NİN NATO ÜYELİĞİ SONLANDIRILMALI”
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılarak Batı’yla bağlarını sıkılaştırmayı nitekim istediği günler geride kaldı. Artık bilakis bize ziyan vermek isteyenlerle açıkça birlikte hareket eden bir ülke var.”
“Sonuç olarak Erdoğan Brüksel’dense Moskova’da kendini konutunda hissediyor ve biz de Türkiye’nin gerçek çıkarlarını kabullenip NATO üyeliğini sonlandırmalıyız.”
