Taksim’de bir otelde düzenlenen toplantıda konuşma yapan TÜSİAD Lideri Simone Kaslowski, “Bankacılık sistemimize 2001 krizinden sonra yapılan ıslahatlar sayesinde büyük bir gelişim gösterdi. Gerek güçlü sermaye yapısı gerekse teknolojik altyapısıyla birçok gelişmiş ülkenin gıpta ile baktığı bir bankacılık sistemine sahibiz. Global krizden bu yana gelişmekte olan ülkelere akan sermaye Türkiye’de de yüklü olarak bankacılık bölümü üzerinde iktisada katkı sağladı.
Yüksek büyümeyi ve yatırımlarımızı bu finansman destekledi. Bu süratli sermaye girişi büyüme ve yatırımların yanında birtakım finansal risklerin de birikmesine neden oldu. Dış borcumuz süratli arttı ve bugün gerçek dal artan finansman maliyetleri ve borç yükü altında zorlanıyor. TL’nin süratli bedel kaybettiği her periyot bilançolara ek yük biniyor, gerçek dalın yatırım yapma ve istihdam yaratma kapasitesi de düşüyor.” dedi.
“DEVLETİMİZİN ALABİLECEĞİ TEDBİRLERİ DESTEKLİYORUZ”
Kaslowski, “Özel kesim borç yüküyle karşı karşıya kalmış tek ülke biz değiliz. Birçok ülke farklı boyut ve şartlarda bu sorunu yaşadı ve çözdü. Bizim de başarmamızın önünde hiçbir mani yok. Lakin bunun birinci şartı yapılan yanlışları kabul etmek ve bir daha tekrarlamamak için gerekli dersleri de çıkarmaktır. Bu büyük sınamalara ve meselelere karşı durabilmek için devletimizin alabileceği tedbirleri ve atacağı somut adımlar bekliyoruz ve destekliyoruz.” diye konuştu.
“ÇOCUK BAŞINA YILDA YÜZDE 13,7 ORANINDA YATIRIM GERİ DÖNÜŞÜ”
Simone Kaslowski, şöyle devam etti: “Finansal sistemimizde riskleri azaltmak ve yenilerinin oluşmasını engellemek için makro seviyede de önlemler almamız gerekiyor. Finansal istikrarın birinci şartı düşük ve stabil enflasyon oranının sağlanmasıdır. Son periyotta enflasyonun döviz kuru artışından beslendiğini görüyoruz. Artan dolarizasyonu engellemek için yapmamız gereken enflasyonu en kısa müddette düşürmektir. Bu doğrultuda adımlar atabilirsek oluşacak inanç dalgasıyla bugünkü zorluklardan kurtulmamız hızlanacak ve kolaylaşacaktır. Attığımız her gerçek politik adımı yalnızca kısa vadede değil, orta ve uzun vadede de olumlu tesir yaratacaktır.
Verimliliği ve rekabet gücünü artıracak adımlar bizim için de en öncelikli alanlardır. Bunların başında eğitim, işgücü, dijital ahenk ve vergi ıslahatları geliyor. Yakın vakitte Ulusal Eğitim Bakanımız 2023 vizyonunu takiben kıymetli bir ıslahat adımını açıkladı. Eğitim alanında atılacak adımların ve niteliksel gelişmenin verimliliğe ve ekonomik büyümeye çok büyük katkısı olacaktır. Eğitim bir ülkenin geleceğine yapılan en değerli yatırımdır.
Özellikle sosyoekonomik risk altındaki çocukları hedefleyen tahliller, erken çocukluk eğitimine yapılan harcamanın; eğitimsel ekonomik sıhhate ve toplumsal çıktılara yönelik katkılarıyla bir arada, çocuk başına yılda yüzde 13.7 oranında yatırım geri dönüşü sağlayacağını göstermektedir.
“ÇÖZEMEYECEĞİMİZ HİÇBİR SORUN YOK”
Kaslowski, “Ülkemizin potansiyeli son derece yüksek. Son yıllarda ister siyasi, ister ekonomik karşılaştığımız pek çok sorun karşısında değerli bir direncimiz olduğunu kanıtladık. Bu direncin kaynağında, insan kaynağı, sağduyulu ve güçlü bir bankacılık bölümümüz ve en makûs belirsizlik ortamında dahi ayakta kalmayı başarabilen güçlü bir gerçek kesimimiz var.
Bugün problemlerimiz küçümsenebilecek boyutlarda değil. Lakin çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yok. Kâfi ki gerçekçi ve kalıcı tahliller üzerinde daima bir arada ortak akılla çalışalım.” dedi.
